“Haftanın Yönetim Fikri” iş dünyası profesyonellerine ve müteşebbislere hızlı bir şekilde okuyabilecekleri kısa yönetim fikirleri sunmak, vizyon oluşturmak, iş hayatlarında yönlendirici olmak ve katkı sağlamak amaçları ile 2015’den bu yana haftalık olarak yayınladığımız makalelerle oluşturduğumuz bir sosyal sorumluluk ve gelişim programıdır.
25. yıl iletişim planımız dahilinde Haftanın Yönetim Fikri yazıları “Yönetimde Başarı İpuçları” adlı kitabımızda 2017 yılında bir araya getirilmiş ve iş dünyasının kullanımına basılı yayın olarak da sunulmuştur.
Dernek, vakıf, sosyal kulüp ve benzerleri gibi bir amaç ya da hizmet için oluşmuş dinî ve siyasî nitelik taşımayan bağımsız kuruluşlar, yapıları ve oluşumları nedeniyle çevreleri ile yoğun ilişkiler içindedirler. Gerek yeterli araştırma yapılmadan üyeliğe kabul olunmuş kişilerin duygu ve düşüncelerinde zamanla gelişebilecek yeni yönelmeler ya da değişimler, gerekse başarılı çalışmaları ile elde edilmiş toplumsal kabul ve destek her zaman bilinçli veya bilinçsiz olumsuz yönlendirmelere maruz kalabilir. Dolayısıyla bu tür kuruluş yöneticileri, yapmakta oldukları yöneticilik görevlerinin bilinen temel prensiplerine ek olarak farkındalık sorumluluğunu ihmâl kabul etmez bir ciddiyetle taşımak zorundadırlar. Aksi takdirde bu yöneticilerin kurumlarının geleceğin bir döneminde ağır faturalar ödemesi kaçınılmaz olur.
devamını oku »
Değer zinciri/DZ, işletmenin birincil ve destek faaliyetlerinin paydaşlar memnuniyetini gerçekleştirmeye odaklı etkileşimli bir faaliyettir bütünüdür. Bu etkileşimli faaliyetler tedarikten lojistiğe, ARGE, üretim, pazarlama ve satış sonrası hizmete kadar birincil ve destek faaliyet faktörleri (planlama, finans, teknoloji, insan kaynakları vb.) müşteri/tedarikçi ve dağıtım kanalları vb.) ve tüketicilerle insan kaynaklarına kadar tüm paydaşların memnuniyetini tatminkâr bir biçimde gerçekleştirmeye odaklıdır. DZ, bir bakıma, sosyal kapitalist (işletme plan ve programının sosyalleşmesi) bir süreçtir. Bu özelliğiyle DZ, 1960’lardan itibaren gelişmeye başlayan küreselleşme sürecinde, geleneksel kapitalizmin ortaklar memnuniyetini maksimize etme amacı yerine, dijitalleşmenin ve işletme 4.0’n da (hatta 5.0) etkisiyle değer zinciri sisteminde yer alan tüm paydaşların (360 derece) memnuniyetini “tatminkâr” biçimde başarmaya dönük bir sürece girmişti. Böylesi bir etkileşimle pazarlamanın davranışsal ekonomik temelinde önemli değişimler ortaya çıkmaya başlamıştı.
devamını oku »
Arapça kökenli olan “liyakat” kelimesi, belli bir görevi haketmeyi sağlayacak uygunluğa, yeterliliğe ve yeteneğe sahip olmayı ifade ediyor. Eksik olması durumunda işletmeleri zora sokan, varlığı ile de şirketlere atılım yaptıran ve onları farklı duruma getiren önemli bir değer olduğu açıktır
devamını oku »
Bu sorunun cevabı hiç tereddütsüz “evet”tir. Enflasyonun ekonomik, toplumsal ve ahlaki açıdan yarattığı zararları saymakla bitiremeyiz. Bir çok Dünya ülkesinde zaman zaman yaşanan bu olumsuz durum, hep zararlarıyla iz bırakmıştır. Ancak bu yazının amacı bunları incelemek değildir. Dilerim bir an önce bu illetten kurtuluruz.
devamını oku »
Her şirketin amaçlarından biridir uzun yıllar ayakta kalabilecek, sonraki nesillere miras bırakabileceğimiz bir yapıya dönüşebilmek; kurucu veya kurucuların mülkiyetinde ilelebet kalmayacak olsa bile kurumun devamlılığını sağlayabilmek.
devamını oku »
Güzelliğin evrensel olup olmadığı konusu hala tartışmalıdır. Önemli sayıda düşünür, dönemin toplum yapısı, ihtiyaçları, üretim, tüketim ve bölüşüm sistemlerinin sonucunda ortaya çıkan estetik anlayışın güzellik algısı üzerinde etkili olduğunu ve evrensel güzellik diye bir şeyden bahsedilemeyeceğini savunurken bir grup düşünür de kültürden kültüre değişmeyecek güzellik kriterleri olabileceğini savunarak bu kriterlerini belirleme çabasına girişmiştir. Bu kriterler arasında en çok kabul görenler ise simetri, oran ve harmoni, yani uyum olmuştur.
devamını oku »
Bir önceki yazımızda yaratıcılığın ve yaratıcı düşünme potansiyelinin geleneksek aile yapısı, eğitim sistemi ve geleneksel toplumsal kültürünün etkisi ile önemli ölçüde baskılandığı ve iş yaşamına giren bireylerin yaratıcılık potansiyelinin önemli ölçüde dümura uğradığı gerçeğini vurgulamıştık. Bu yazımızda ise işletmelerin, günümüz ve geleceğin iş dünyasında başarılı olmanın temel koşullarından birinin farkı ve farklılığı sağlayacak çözümleri geliştiren “yaratıcı düşünce”nin, hapsolmuş bulunduğu “analitik düşünce” ekseninden kurtarılması açısından yapmaları gereken hususlar ve atmaları gereken adımlar üzerinde durulacaktır. Özellikle bir süredir iş hayatında yer alan Y kuşağı ve iş hayatına yeni girmekte olan Z kuşağının özellikleri dikkate alındığında bu konu daha da önem kazanmaktadır.
devamını oku »
Yaratıcılık (creativite), daha önce aralarında ilişki kurulmamış nesneler ya da düşünceler arasında ilişki kurulması anlamına gelir. Kavramsal olarak yaratıcılık, bilginin alınması ve yeni bir şekil alana ya da yeni bir düşünce oluşturana kadar şekil verilmesi ve yeniden düzenlenmesi süreci olarak tanımlanabilir. Başka bir ifade ile yaratıcı kişi mevcut olgular arasındaki bağlantıyı kurar ve bir keşfi gerçekleştirir. Pasteur, “talih hazırlıklı zihinlere güler.” demiştir. Sonuç itibari ile yaratıcılığın bir “hayal kurma” işi olduğu söylenebilir.
devamını oku »
Tanıdığım bir genel müdür şöyle demişti: “Bu şirkette benim en önemli gündemim satışlardır. Eğer satış olmazsa üretimi ne yapayım? Üretim yoksa kaliteyi konuşmak anlamsızdır. Ardından gelecek depo, sevkiyat konularına hiç girmiyorum bile. Eğer satışlar zayıf gidiyorsa işi gücü bırakırım ve tek gündemim satış olur.”
devamını oku »
İş dünyasında kalıcı olmak, piyasanın yaşadığı evrime uyum sağlamakla mümkün…İş dünyasının evrimine nasıl uyum sağlarsınız?
devamını oku »
© Copyright 2021. Değişim Dinamikleri. Tüm hakları saklıdır.