Fikrin Alanı Yöneticilik
Tarih 09 Haziran 2023
İnsanın dünya ile kurduğu ilişkinin iki yüzü olduğunu söyleyebiliriz; Bir yüzde bakış diğer yüzde ise eyleyiş. Bakış kendisini dünyanın temeline, dünyayı kuran unsurlara yöneltirken eyleyiş kendisini dünyanın gayesine, dünyayı kuracak gayelere çevirir. Gaye bir anlamda dünyanın içinde yer alan eylemleri bir bütün içinde tutmaya yarar ta ki o eylemler bir işleve kavuşsun. Tersinden yani eylemler cihetinden, bakarsak da gaye “bir şey ne için iyidir” derken sorduğumuz sorunun cevabıdır aslında: Ne için iyidir yani ne işe yarar.
Yönetim deyince biz aslında dünya ile eyleyiş cihetinden kurduğumuz bir ilişkiyi anlıyoruz. Kendimizin, insanların, biraz zamanın ve çokça eylemin yer aldığı bir mekân olarak tanımlayabiliriz sanırım dünyayı. Dünya orada karşımızda durmuyor, bir anlamda içerisinde yer alıyoruz ve sürekli değişiyor. İçerisinde yer almamız açısından her değişim bize sürekli sorular sorup sorumluluk yüklüyor, devredilemez soru ve sorumluluklar... Yönetim için değişimleri, soruları ve sorumlulukları bir gaye etrafında bütünleştirip işlevsel hale getirmektir diyebiliriz.
Yönetiyorsak bir gayemiz var demektir. Kelimenin afili olmasına aldırmadan bu gayenin bir ayakkabı giymek bile olduğunu söyleyebiliriz. Ayakkabıyı nereye koyacağımızı, ayakkabının ne kadar süre kullanılacağını ne zaman giyileceğini vb. yönetiriz aslında ayakkabı giyerken. İki ayağımız bir pabuca girmeden bunu yapabiliyorsak bu gayeyi gerçekleştiriyoruz demektir. Yani bu konuda iyi bir yöneticiyiz.
Fakat her gaye bu kadar kolay gerçekleşmiyor. Yönetim için çeşitli unsurları bir gaye etrafında bütünleştirmek dedik. Bu çeşitli unsurlar ne kadar nicelik açısında çoğalır ne kadar nitelik açısından karmaşıklaşırsa onlardan bir bütün oluşturmak da o kadar zorlaşacaktır. Bu parçaları birleştirmeye çalıştıkça parçalar birbirine çarpacak, birbiriyle çatışacak ve hatta kendileri bir başka çatışmanın kaynağı olacaklar: Zamanımız az kalacak, toplantı verimsiz geçecek, yapılan bir eleştiri bize ağır gelecek vb.
Çatışmayı iş yapmanın belirtisi olarak görüp bu parçaları bir arada tutmanın, bütünün parçası kılmanın ve bunun için uğraşmanın yukarıda dediğimiz gibi temel nedeni gayemizdir. Bu kadar çaba motivasyona muhtaç olmadan gayenin sahiplenilmesi ile mümkündür. Aksi takdirde başkasına bağımlı hale geliriz ve gaye bir türlü gerçekleşemez. Gayenin bir insanda öz-motivasyon haline gelebilmesi bütün kıldığı her parçaya sinmesiyle mümkündür. Yapılan anlaşma, biriyle kurulan ilişki vb. her yerde bir tür gaye etrafında sinerji, ortak dil ve kültürün hakim olmasıyla gaye parçalara siner. Diğer yandan ise gayeyi taşıyan parçalar iyi tesis edilmezse bir fili karıncaya taşıtmış oluruz. Parçaların koordinasyonu, planı ve uyumu eğer sağlam olursa gaye ayakta durabilecektir.
Yazının başlığında yönetim nerede yurt tutar diye sormuştuk. Nerede gaye parçalara sinmiş ve parçalar gayeyi taşıyabiliyorsa yönetim orada yurt tutar diyebiliriz artık. Gaye parçalara sinmiyor ve parçalar gayeyi taşıyamıyorsa o zaman dünyaya diğer yüzümüzü yani bakışımızı çevirmemiz gerekmektedir. Dünyada bir yönetim sohbetine katılmamız gerekiyor. Okumamız ve bu dünyada kuramadığımız yönetimin temeline bakmamız gerekiyor. Bu bağlamda bakışınıza “Yönetim Sohbetleri” kitabını sunabiliriz. Mütevazi bir katkı olması arzusuyla hazırlanan ve bu yazının de ilham kaynağı olan “Yönetim Sohbetleri” kitabı bu yazıda değinilen her unsuru ve daha fazlasını içeren bir eser olarak düzenlendi.
Yönetim sohbetleri kitabı, girişinde de ifade edildiği şekliyle yönetimin iş ve kurumlarla ilgili olan anlamını merkeze alır. Buradan da özellikle yöneticilere hitap eder. Her düzeydeki yöneticilerin, bir ustadan genel müdüre, sahip olması gereken temel yöneticilik becerilerine 17 sohbette çeşitli açılardan değinir. Kendini yönetmek ve kaynakları yönetmek olmak üzere iki ana başlık altında bunları inceler.
Yazarımıza Ait Diğer YazılarBu içeriği paylaşabilirsiniz
© Copyright 2021. Değişim Dinamikleri. Tüm hakları saklıdır.