Fikrin Alanı Yöneticilik
Tarih 26 Ekim 2015
Çevre sorunlarının her geçen gün arttığı ve bu sebeple doğanın geleceğinin tehlikede olduğu artık bilinen bir gerçektir.
Dünya kaynaklarının önemli bir kısmı kaybedilmiş durumdadır. Kalan değerlerin ise ancak çevre bilinci ile korunabilmesi mümkündür. Bu bakımdan sadece kâr amacına yönelen ve çevre ile ilgilenmeyen işletmelerin modası geçmiştir.
Artık tüketici sağlığına duyarlı ve doğaya saygılı kurumlar prim yapacaktır. Elbette bunun da bir maliyeti olacaktır. Ancak bu uygulamaların PR çalışmalarıyla tüketicilere duyurulması, uzun vadede müşteri sadakati ve ciro artışı olarak geri dönecektir.
Hiçbir üretici ve perakendeci, tüketiciler olmadan yaşamını sürdüremez. Onları müşteri durumuna getirebilmek de sadece önlerine düşük fiyatlı ürün koyarak gerçekleşemez.
Çevre, dünya yüzeyinde yaşayan canlılar ile bu canlıların yaşamı için gerekli olan hava, su ve topraktan oluşan bir sistemdir. Yeşil perakendeci adaylarının bu eko sistem karşısında koruyucu rollerini iyi belirlemesi gerekiyor.
Şimdi olağan risklere ve alınacak tedbirlere bakalım. Atmosfere bırakılan metan ve karbondioksit oranının azaltılması öncelikli ihtiyaçtır. Bunun için temiz ve yenilenebilir enerji kullanmak hedeflenmelidir.
ABD’de Wal Mart, Avrupa’da Tesco başta olmak üzere birçok büyük perakendeci uzun süredir mağaza çatılarına güneş panelleri yerleştirmekte, rüzgar türbini yatırımları gerçekleştirmekteler. Ülkemizde de bu konuda hareketlenme başlamıştır.
Bir başka önemli risk de; ilaç kalıntılı, aflatoksinli, genetiği ile oynanmış, hormonlu gıdaların hala ortalıkta kol gezdiğidir.
Bunun çözümü de, ‘İyi Tarım Uygulamaları’dır.
Çevrecilik ile ticaret arasındaki ilişkiyi anlayan şirketler hiç gecikmeden, yeşil stratejiler ile fark yaratmalılar. Yoksa, zaten çok yakın gelecekte tüketici iyice bilinçlenerek, bu kontrolleri iyi yapan üretici ve perakendecileri tercih edecektir.
Bu içeriği paylaşabilirsiniz
© Copyright 2021. Değişim Dinamikleri. Tüm hakları saklıdır.