Fikrin Alanı Yöneticilik
Tarih 10 Nisan 2019
Muhasebe derslerinin daha başlangıcında ölçü biriminin para olduğu söylenir de, hiçbir öğrenci çıkıp “hangi para birimi?” diye sormayı düşünmez. Oysa ki, bir şirketin, hangi ülkede olursa olsun, başta kârı olmak üzere tüm performans ölçülerini belirlemesi gereken para birimi “fonksiyonel para”dır. Bu, o ülkenin para biriminden (ülkemizde Türk Lirası) farklı olabilir.
Fonksiyonel para; bulunduğunuz ekonomik çevrenin para birimidir, bulunduğunuz ülkenin değil. Yerel para ile performans ve finansal durum ölçümünün bazı durumlarda çok yanlış sonuçlar verebileceğine yönelik küçük bir hikaye şu olabilir:
“(Bu olayın gerçekten yaşandığına yönelik çok söylenti dolaşmaktadır, ama gerçek olmasa da konunun önemini açıklamak için iyi bir örnektir.) Türk Lirasının sürekli değer kaybettiği doksanlı yılların sonuna doğru yabancı bir yatırımcı dolar getirerek Türkiye’de bir şirket kurar. Sermaye dolar olarak konmuştur ve nakit yine Dolar olarak bankada tutulmaktadır. Şirket hukuken kurulmuş, ama kısa bir süre sonra başka hiçbir faaliyete girişmeden takvim yılı sonu gelmiştir. Bu yatırımcının siz olduğunuzu düşününüz. Bir dostunuz size Türkiye’deki yatırımın nasıl gittiğini sorsa ne diyeceksiniz? Cevabınız herhalde “henüz hiç bir şey yapamadık, kuruluş işlemlerini ancak bitirdik” biçiminde olacaktır, yani ne kâr, ne de zarar yoktur ortada. Ama yerel parayla (bu olayda Türk Lirası) mali tablo hazırladığında, Liranın Dolar karşısındaki değer kaybı sonucunda, bankadaki Dolarlar TL olarak değer kazandığı için prtaya çıkan kur farkı kârı ve bu yüzden de vergi tahakkuk ettirilmesi üzerine, “bu ülke nasıl bir yer” diyerek şirketini kapatıp geri dönen yatırımcılardan söz edilir. Olayın gerçekten yaşanmış veya söylenti olması önemli değildir. Fonksiyonel para niteliğinde olmadığı takdirde ülkenin parasının gerçekleri yansıtmayacağını anlatması yeterlidir.
Halen ülkemizde birçok şirketin fonksiyonel parası TL değil; Dolar veya Avro’dur. Kamuya açık tablolarda bu amaçla yapılacak bir gezinti çok ilgi çekici şirketleri karşınıza çıkaracaktır. Bu şirketler için (bilmeyenlere tuhaf gelebilir ama) Türk Lirası yabancı paradır. Ancak fonksiyonel parayı, raporlama para birimi ile karıştırmamak gerekir. Bir işletme finansal tablolarını fonksiyonel para birimi ile hazırladıktan sonra bu tabloları raporlama amacıyla değişik kişi veya kuruluşlara sunabilir. İşte bu noktada bu kişi ve kuruluşların talepleri sonucunda mali tablolar, onların daha rahat anlayacağı bir para birimine dönüştürülebilir.
Örneğin, Türkiye’de faaliyet gösteren bir işletmenin fonksiyonel para birimi Avro olabilir, ancak hiç ilgisi olmadığı halde talep nedeniyle işletme tablolarını Japon Yeni’ne veya İsviçre Frankı’na dönüştürebilir. Japon Yeni veya İsviçre Frankı bu örnekte raporlama para birimidir ve görüldüğü gibi birden fazla raporlama para birimi olabilir. Amaç; kullanıcılara rahatça anlayacakları veya kullanacakları mali tablolar sunmaktır.
Bu iki farklı ve önemli kavram henüz ülkemizde yeterli ölçüde bilinmemektedir. O nedenle işlemlerinde farklı paralar kullanan birçok şirketimiz kâr rakamlarını ölçmekte sıkıntı yaşamaktadırlar.
O nedenle tüm işletme yöneticilerimiz şunu sormalıdır? Ağırlıklı olarak kullandığımız para hangisidir? O sizin fonksiyonel paranızdır. Peki ya karar veremiyorsanız, söz gelimi alımlarınızı dolarla yapıp, üretiminizi Türk Lirası ile gerçekleştirip, mallarınızı Avro ile satıyorsanız ne olacaktır? Günümüzün ön planda yer alan Uluslararası Finansal Raporlama Standartları dahi bu soruyu cevapsız bırakmaktadır. Oysa ki, onun da çözümü vardır: Şirketinize özgü bir para birimi oluşturmak.
Fonksiyonel para, bu kısa yazıya sığdırılacak kadar kısa bir konu değildir. Bu satırların amacı da zaten, bu konuyu, tanımayanların gündemine getirmektir.
Yazarımıza Ait Diğer YazılarBu içeriği paylaşabilirsiniz
© Copyright 2021. Değişim Dinamikleri. Tüm hakları saklıdır.