HAFTANIN YÖNETİM FİKRİ

İnsan Kaynakları

Fikrin Alanı İnsan Kaynakları

Yayınlanma tarihi

Tarih 09 Aralık 2022

Sayfa Banner

İnsan Tüketici Değil Değerlendirendir

Modern Dünyanın İnsana Bakışı

Modernite, kendinden önce mevcut bulunan tüm ontolojik ve epistemolojik anlayışları değiştirmekte, bunun neticesinde de bilim anlayışından siyasete, ekonomiden topluma birçok alanda medeniyetleri kadim geleneklerden koparmakta ve uzaklaştırmaktadır. Yarına yönelişin ilahi bir yasa olduğu gerçeğinin bir tezahürü olarak, Hıristiyanlık anlayışı ölümden sonraki cennet hayalini dünyada kurmaya çalışmış, modernite ise bu uğurda insanları bir tür ateizme (inançsızlığa) yöneltmiştir.

Bugün de bu anlayışlar söz konusu hedefini, hızla gelişen iletişim teknolojileri ve kapitalizm mantalitesi ile gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Bilginin kaynağı olarak sadece insanı gören bu zihniyet hiçbir değer tanımadan sadece ve sadece insan aklını kullanarak onu kutsamaktadır. Fakat insana dünyada cenneti vaat eden bu zihniyet zaman içerisinde insanın bizatihi kendisini de esir alan bir yapıya bürünmektedir. Bugün dünyanın her coğrafyasında hızla artan cinnet vakaları, intiharlar bu durumun en açık sonuçlarındandır. Dünya genelinde daha fazla dile getirilmeye başlanan post modern söylemler modernitenin bu sorunlarına çözüm olmaya çalışmakta, fakat kapitalizmin ve medyanın gösterişli dünyasının içinde bu çabalar pek etkili olamamaktadır. 

Geleneksel iktisat modern dünyanın inşası sürecinde insan tanımını “Homo Economicus” üzerinden yapmıştır. Homo Economicus maddi tatmin için maksimum faydayı hedefleyen iktisadi bir insan tiplemesidir (Madi, 2014: 17). Bu insan tiplemesinin aksiyomları olan tam bilgiye sahip olma, seçici olma, doyumsuz olma, tercihlerinde tutarlı olma, bencil olma ve rasyonel olma (Madi, 2014: 22), modern dünyanın insanını tamamen bireysel menfaatine yönelik hedefleri olan bir fert olarak tasavvur edilmesine yol açmaktadır. Bu anlayışa göre bireyler sadece kendi menfaatlerini maksimize etme hedefi ile yaşamaktadırlar (Madi, 2014: 93). 

Modern dünyada insan bir yanıyla doğasından koparılıp nesneleştirilmekte, diğer yanıyla bizzat kendisi bu nesneleştirmenin etkisiyle sadece kendini merkeze almakta ve dünyayı kendi mülkü gibi görüp ona göre bir hayat tasavvur etmekte ve bunun için savaşmaktadır. Bu tutum da son derece yaygınlık kazanmakta ve tüm insanlığı tehdit eder hale gelmektedir. Böylece modernizm ve geleneksel iktisat anlayışı insanı ve toplumu sadece kendi menfaatine yöneltmekte, bencilleştirerek ifsat edip insanlıktan ve insani hasletlerden uzaklaştırmakta ve geleceği karartmaktadır. 

İnsan Tüketici Değil Değerlendirendir

İnsanın ekonomik faaliyetler içerisindeki rolü ve tanımlanması konusu, üzerinde çokça düşünülmesi gereken bir konudur. İnsan, modern paradigmanın tanımladığı gibi muhteris bir tüketici midir? Tüketerek hayatını sürdüren bir varlık mıdır? 

“Tüketici” kelimesi sözlük manası itibariyle bitiren, yok eden, mahveden anlamındadır. Hâlbuki insan, İslam’a göre, Allah’ın verdiği bütün nimetleri değerlendiren, onları hayatını idame etmesi için kullanan bir varlıktır. Diğer bir deyişle insan, yaşaması için dünyanın hizmetine sunulduğu varlıktır; dünyayı tüketmek için yaratılmış varlık değildir.

İnsan bir açıdan hem üreticidir hem de tüketicidir, diye düşünülebilir. Malları, hizmetleri ve zamanı basbayağı tüketiyor gözükebilir. Oysa burada asıl olan, olması gereken tüketmekten ziyade değerlendirmek, hakkını vermek olmalıdır. İşte bu şuur hayata anlam kazandırabilir (Karakoç, 2015: 41-42).

Hayat, “dünya-meta-hayatın devamı-imha” düzleminde değil “dünya-nimet-hayatın devamı-şükür” düzleminde devam eden yolculuktur. Şu açıktır ki, insan, hayatı ve eşyayı bir nimet olarak görmeli ve bu çerçevede değerlendirmelidir. Bu noktada bütün nimetlerin pek tabii olarak insanın yeryüzündeki imtihanı için yaratılmış olduğu gerçeği de asla unutulmamalıdır. Bu bakımdan insan harcamasında itidal üzere olmalıdır (Karakoç, 2015: 27). “İtidal” ise, israf (aşırı harcama) ile takdirden (yetersiz harcama) uzaklaşmak demektir. (Tabakoğlu, 2013: 80). Bu insana yakışan bir haslettir.

Bu çerçevede insanı, sınırsız ihtiyaç sahibi, muhteris bir tüketici olarak tanımlamak insanın fıtratına uygun bir tutum değildir. İnsan tüketici değil, değerlendirendir. Basit bir örnekle düşünürsek insan bir elmayı tüketmez, değerlendirir. Bu yüzden gerçekte, “insan tüketici değil değerlendirendir.”

Evet, insan ne kaynak ne tüketicidir. İnsan değerdir, değerlendirendir.


Temel HAZIROĞLU

Yazarımıza Ait Diğer Yazılar

Bu içeriği paylaşabilirsiniz

Footer Logo Şerit
Hizmet İstek Formu
Hizmet İstek Formları

Değişim Dinamikleri olarak göstermiş olduğunuz ilgi için teşekkür ederiz. Lütfen kurumunuzun ihtiyaçları ile ilgili aşağıdaki kategorilerden birini seçerek belirtilen soruları yanıtlayınız.

Yönetim Danışmanlığı
Hizmet İstek Formu
Eğitim Danışmanlığı
Hizmet İstek Formu
İnsan Kaynakları Danışmanlığı
Hizmet İstek Formu

Size en kısa zamanda geri dönüş yapacağız.