MAKALE - ARAŞTIRMA - RÖPORTAJ

Ahmet Nedim Erdemir ile Z Raporu'nda Söyleşi (Kobipostası Röportajı - Haziran 2022)

1 - Ukrayna’da yaşanan gerilime bağlı olarak küresel piyasalarda hammadde ve enerji fiyatlarının aşırı yükselmesi ekonomiyi, buna bağlı olarak da işletmeleri derinden etkiliyor. Ancak aslında buna benzer gelişmelerin de önceden görülüp önlemler alınması gerekiyor. Bu kapsamda riskler karşısında, özellikle ülkemiz işletmelerin yaklaşımını değerlendirebilir misiniz?

Orta – uzun vadede önceden öngörülmesi zor bu tip riskler karşısında temelde 3 gruba ayrılıyor; 

1. Küresel siyasi ve ekonomik riskleri stratejistler ve konunun uzmanları ile dönemsel olarak değerlendirip bu konuda öngörüler geliştirip, muhtemel risklere yönelik proaktif yaklaşarak kırılganlıklarını azaltanlar,

2. Riskin öngörülebilir hale geldiği anda yani bariz bir şekilde konuşulmaya başladıktan sonra bu konuyu gündeme alıp, belli yol haritaları geliştirip, bu yol haritalarını süreç içerisinde durumsal yönetim kabiliyetleri ile uygulamaya alanlar,

3. Sürece izleyici kalıp etkilerini oluştuktan sonra aksiyon alanlar,

Ülkemiz işletmelerinden maalesef ilk seçeneği sistematik bir şekilde uygulayan işletme sayısı ISO 500 ün ilk 100’ündeki belli işletmeler haricinde çok azdır. Ağırlıklı olarak ikinci ve üçüncü gruba yayılmaktalar işletmelerimiz, ve maalesef her ne kadar bu konuda istatistiğimiz olmasa da gözlemlerimiz üzerinden üçüncü grubun ağırlıkta olduğunu söyleyebiliriz. Birinci yaklaşımı uygulamak her işletme için kolay olmasa da ikinci yaklaşım basiretli bir yönetimin gereğidir diyebiliriz. Rusya – Ukrayna gerilimi tırmanmaya başladığı anda bunun muhtemel etkileri ki birçoğu aslında bariz senaryolardır, hemen işletme gündemine alınmalıydı ve özellikle satınalma – stok yönetimi, bu bölgeler ve dolaylı etkilediği diğer bölgeler ile ithalat – ihracat ve finansal ilişkiler, arz – talep dengeleri konularında birçok önleyici strateji geliştirilebilirdi. Bunu yapan işletmeler şu an krizi – savaşı fırsata çevirmiş durumda, izleyici kalanlar ise küresel – çevresel etkilerden şikayetçi olmaktalar. 

2 - Her şeyin birbirine karıştığı bir atmosferde, işletme sahip ve yöneticileri doğru stratejiyi nasıl belirlemeliler? Buna bağlı olarak sormak durumundayım, doğru strateji tek midir?

Çok boyutlu (PESTEL tekniği - politik, ekonomik, sosyal, teknolojik, çevresel ve hukuki senaryo ve riskler) ve her bir boyutla ilgili özel olarak düşünme bu konuda önemli yöntemlerden, yani öncelikle bilgi ve gündem karmaşasını ortadan kaldırmalı, taşları yerine oturtmalı, her bir faktörün veya durumun etkilerini ayrı ayrı masaya yatırmalı, sektörümüze ve kurumumuza etkilerini detaylıca analiz ettikten sonra strateji belirlemeliyiz. Sohbet masasında herşeyi birbirine çorba ederek yapılan strateji söyleşilerinden maalesef nitelikli bir strateji çıkmasını bekleyemeyiz.

Strateji belirleme sürecinde istişare çok kritiktir, yönetim takımındaki çeşitli uzmanlıklara ve bakış açılarına sahip birçok kişinin istişaresinden yola çıkılarak belirlenen stratejiler her daim daha güvenilir stratejilerdir. 

Strateji bir hedefe giden yoldur ve her yolda olduğu gibi stratejik yollarda da alternatif rotalar bulunmaktadır, her bir işletmenin kendi finansal ve operasyonel yapısına göre strateji belirlemesi gerekmektedir. Örneğin güçlü sermaye yapısına sahip bir işletme kriz ortamında büyüme stratejisini tercih edebilecekken, sermaye ve nakit akışı konusunda çok kısıtlı kaynaklara sahip bir işletmenin korumacı veya hatta küçülme stratejisini izlemesi bile değerlendirilebilir. 

3 - Strateji deyince 3-5 yıllık plan gerekiyor. Bizim firma yöneticilerimizin ise daha çok kısa vadeli baktığı, güncel gündemlerden çok etkilendikleri ve çoğu zaman stratejik hedefleri, kısa vadeli sorunlar nedeniyle öteledikleri görülüyor. Bu yaklaşımın maliyetleri daha fazla değil mi?

Özellikle kurumsal yapılanması zayıf işletmelerde strateji ve planlama konusunda çok yaygın şu şekilde bir yanılsama ve söylem söz konusu; “Ülkemizde bir günümüz – bir günümüzü tutmuyor, sürekli kriz ve değişimlere maruz kalıyoruz, böyle bir ortamda neden planlama ile uğraşıyım ki zaten tutmayacak.” Ancak bu söylemde göz ardı edilen en kritik konu, planlama süreci ile işletmenin karşılaşabileceği krizler – riskleri öngörme ve kriz – risk yönetimi kabiliyetlerinin de ciddi manada artıyor oluşudur. Aynı zamanda uzun vadeli bir yaklaşım izlemediğimizde, ekonomi – sektörümüz ve kurumumuzun gelecekte nereye evrilebileceğini analiz ederek bir yol haritası belirlemediğimizde muhtemelen fırsatlardan yararlanamayan ve tehditlere karşı kırılgan bir yolda ilerliyoruz, bu durumun da bize maliyeti dramatik düzeyde olabiliyor.

Büyük resmi gördükten sonra o perspektiften küçük resmi yani günceli ve detayı yönetebilen işletmeler hem zihinsel manada olaylara daha olgun / dirençli yaklaşabiliyor hem de ana rotasını kaybetmeden / kaybolmadan ufak manevralarla krizleri savuşturabiliyor. Dalgaların bizi yönetmesine izin verirsek, yarın kendimizi hangi limanda bulacağımızı bilemeyiz ve belirsizlik işletmelerin başına ciddi belalar açabilmektedir.

Kısa vadeli yaklaşımlarda olan işletme yönetimlerinin kriz – risk ortamlarında daha korumacı ve düşük motivasyonlar ilerlediklerini, uzun vadeli amaçlara tutunan ve büyük resme odaklanan işletme yönetimlerinin ise kriz – risk ortamlarında daha genişlemeci ve yüksek motivasyonla bir şekilde rekabetçil fayda ürettiklerini gözlemliyoruz. İstikametimizin belli olması ve yol üzerindeki risklere hakim olmamız liderlik motivasyonu üzerinde çok ciddi etkiye sahiptir, liderlik motivasyonu ise günceli, fırsatları, riskleri görmek ve yönetmek konusunda kritik öneme sahiptir.

4 - Anlattıklarınızdan, eğer uzun vadeli stratejiler belirler ve buna uyarsanız, bugün sizi boğan güncel sorunlardan kurtulur, ekonomik krizlerden yara almadan çıkarsınız, mesajı aldım. Doğru mu anlamışım?

Ekonomik krizlerin seviyesi ve etkisi farklı düzeylerde olabilir, deprem metaforu üzerinden yorumlarsak, her binayı yıkabilecek bir deprem düzeyi illaki vardır, veya yıkmasa da en sağlam binada bile bazı hasarlara sebebiyet verebilir. O yüzden “yara almadan çıkmak” ifadesinden ziyade bu konulara rekabetçil olarak bakmak gerektiğini düşünüyorum. Her işletme bir şekilde direkt veya muadil bir rekabetin içerisindedir, küresel veya yerel sektör ve pazarda en az yara alan işletmelerden olur isek bu bize pazar payı anlamında direkt dönüşü olan bir fırsat penceresi oluşturacaktır. 

5 - Diyelim ki, işletmeler stratejik planlarını yazdı. İş burada kalmıyor. Stratejilerin başarılı olması için bazı şartlar da gerekiyor. Bunlar nelerdir?

En temel gereklilik, stratejilerin organizasyonun geneline yayılımını sağlayacak bir faaliyet / aksiyon planlaması ve hedeflendirme sistematiğinin kurgulanmasıdır. Tepe yönetim tarafından belirlenen ancak organizasyonun duvarda asılı bir tabloya bakar gibi baktığı bir stratejinin başarılı olması çok zordur. Organizasyonun her bir organının stratejiyi kendi misyonu üzerinden yorumlayabileceği ve anlamlandırabileceği bağlantılar kurulmalıdır. Uzun vadeli stratejiler mutlaka yıllık ve hatta çeyrek bazlı fonksiyonel / departmantal faaliyet planları ve hedefler ile güncele indirgenmelidir. Güncel yönetim yaklaşımlarında orta – uzun vadeli (5-10 yıllık) stratejiler ve kısa vadeli planlar (yıllık) ile ilerlenmektedir, biz de bu metodolojiyi tercih ediyor ve öneriyoruz. Uzun vadede detaylı planlamalar çok fazla değişikliğe maruz kaldığından dolayı işletmeler için çok ciddi bir zaman ve motivasyon kaybına sebebiyet vermektedir. Ayrıca faaliyet planlarımıza veya hedeflerimize yönelik ilerleyip ilerlemediğimizi ve başarım düzeyimizi ortaya koyan anahtar performans göstergeleri ile çıktılarımızı ve süreçlerimizi izlemeli, yetersiz kaldığımızı gördüğümüz yerlere müdahaleler yapmalıyız.

İkinci konu organizasyonel yeterlilik sorgusunun ve organizasyonel gelişim planlamasının yapılmasıdır, belirlediğimiz stratejilere ulaşmak için hangi kabiliyetlere, yetkinliklere veya kadro yapısına ihtiyaç duyacağımızı netleştirmeli ve buna uygun ekip kurma ve geliştirme aksiyonlarını almalıyız. Yetkin ekipleri, doğru bir organizasyon ve kültür ile harmanlamak, motivasyonu sürekli üst düzeyde tutmak üst düzey başarılara imkan sağlamaktadır.

Üçüncü temel konu da diğer sorularda kısmen değinmiş olduğum risk yönetimi mevzusudur. Stratejilerimizi çevresel, finansal ve operasyonel riskler açısından yorumlamadığımız takdirde proaktif bir şekilde yaklaşmadığımız gerçekleşen her bir risk bizi stratejimizden uzaklaştıracaktır.

Son olarak ise yol üzerinde ilerlerken karşımıza birçok engel çıkabilir veya öngörülerimizin aksine durumlar ile karşılaşabiliriz, bu yüzden stratejilerimizin esneklik ve durumsal yönetim yaklaşımı ile icra edilmesi gerekmektedir. İzleme, geri bildirim ve karar alma mekanizmalarımızı etkin bir şekilde çalıştırıp, gerekli durumlarda faaliyet / hedef / stratejik detay revizyonlarını yapabilmeli, çevresel etki ve değişimleri etkin bir şekilde yönetebilmeliyiz. Liderin en önemli misyonlarından biri de stratejik istikameti üzere ilerleyen işletmenin karşılaştığı değişimlerin yönetimidir.

6 - Hizmet verdiğiniz, stratejik plana uyan firmalarda nasıl bir performans değişikliği oldu? İşletmeler stratejik plan ile neler kazanır?

Bu konuda yeni adım attığımız işletmelerde özellikle ilk 1-2 senede geçmiş dönemin tozunu attığımız ve kabuğunu kırdığımız için işletmenin hem genel tablosunda hem de tüm alt alanlarında ciddi bir performans artışı gözlemliyoruz, sonraki senelerde ise tabii ki uzun vadeli stratejinin ne kadar doğru belirlendiği ile doğru orantılı olarak sektördeki basamakları tırmanan işletmeler ile karşılaşıyoruz. Türkiye’de kaynakları çok kısıtlı olmadıkça doğru iş metotlarını kullanan bir işletme için çok elverişli bir ortam var çünkü maalesef işletmelerimizin çoğu neredeyse el yordamıyla ifadesine uygun olarak yönetilmekte ve nitelikli yönetim ile rekabet edecek yapıları bulunmamaktadır.

Genel olarak ise stratejik yaklaşıma sahip olan işletmelerdeki faydaları ve performans çıktılarını şu şekilde (bunlarla kısıtlı olmamak kaydı ile) sıralayabiliriz;

- Geçmişin üzerine çizgisel büyüdüğü için avunan değil, gelecek projeksiyonundan dolayı dairesel büyüme motivasyonuna sahip olan yönetim ve liderlik motivasyonundan dolayı büyüme etkisi,

- Organizasyonun genelinin ve tüm güçlerin stratejik yol haritasında odaklanmasından kaynaklı oluşan sinerji ve takım çalışması ile verimlilik,

- Organizasyonda rol alan tüm üyelerin işletmenin hedeflerine dair farkındalığından dolayı artan aidiyet ve motivasyon, 

- Öncelikli olmayan faaliyet alanlarına veya aksiyonlara odaklanılmadığından dolayı zaman ve bütçe tasarrufu,

- Her bir süreç hedefler ve ölçütler ile yönetildiğinden dolayı organizasyon genelinde süreç bazındaki göstergelerde önceye (ilgili ölçütün hiç ölçülmediği duruma) nazaran %50-100 arası iyileşme,

- Değişim ve risklere karşı daha az kırılgan ve daha sürdürülebilir yapı,


Bu içeriği paylaşabilirsiniz

Footer Logo Şerit
Hizmet İstek Formu
Hizmet İstek Formları

Değişim Dinamikleri olarak göstermiş olduğunuz ilgi için teşekkür ederiz. Lütfen kurumunuzun ihtiyaçları ile ilgili aşağıdaki kategorilerden birini seçerek belirtilen soruları yanıtlayınız.

Yönetim Danışmanlığı
Hizmet İstek Formu
Eğitim Danışmanlığı
Hizmet İstek Formu
İnsan Kaynakları Danışmanlığı
Hizmet İstek Formu

Size en kısa zamanda geri dönüş yapacağız.