Fikrin Alanı Kişisel Gelişim
Tarih 12 Kasım 2015
Hepimiz çok ama çok değerliyiz. Yaşam denen bu muhteşem oyunda her insan gibi bizim de hatalı davranışlarımız, yanılgılarımız, geliştirmemiz gereken yönlerimiz olacaktır. Bunların neler olduğu keşfetmeden yaşarsak, onları olumlu hale de getiremeyiz.
Bilmediğimiz şeyleri nasıl düzeltelim. Kendimize karşı acımasız olmamamız gerekiyor. Kendimizi keşfetme sürecimizde ortaya çıkardığımız daha olumlu olması gereken ne varsa, onları da olgunlaşma sürecimizin birer yapı taşı olarak kabul edelim ve içimizi kendimize karşı olan öfke ve pişmanlıklarla doldurmayalım.
Biraz dikkatle gözlemlerseniz, insanların başkalarının hatalarını affettikleri kadar kolaylıkla, kendi hatalarını affedememelerini fark edebilirsiniz. Kişiler kendilerine karşı başka insanlara gösterdiklerinden çok daha acımasız davranabiliyorlar. Üstelik bu acımasızlıklarını gayet başarılı biçimde gizliyorlar.
Kendilerini yaşamın kurbanı olarak gören insanları dikkatlice gözlemlediğinizde, aslında kendilerini kurban edenin yine kendileri olduğunu anlamanız hiç de zor olmuyor. Oysa kendilerini yaşamın ya da şartların kurbanı gibi görmek yerine, yaptıkları hatalarla yüzleşmeyi ve onlardan gereken dersleri alarak kişisel gelişimlerine katkıda bulunmayı seçecek olsalar, gerçekte asla kurban olmadıklarını kendileri de fark ederler. Hiçbirimiz, hiçbir şeyin kurbanı değiliz. Hepimiz daima kendi aldığımız kararlarımızın sonuçlarını yaşıyoruz.
Kişiler yaşamları ile ilgili kararların pek çoğunu alırken, sanki başka bir olasılık yokmuş gibi düşünüyorlar. Daha sonra o kararlarının getirileri onlar için olumsuz olduğunda da “şartlar öyleydi, çaresizdim, başka yapacak bir şey yoktu” gibi mazeretlerin ardına sığınarak kendilerini şartların “zavallı kurbanı” olarak algılamayı seçiyorlar.
Oysa olasılıklar daima sonsuzdur. Onların sonsuz olmadığını düşünmenin tek nedeni, diğer olasılıkların potansiyel risklerini göze alamamaktır.
Bu içeriği paylaşabilirsiniz
© Copyright 2021. Değişim Dinamikleri. Tüm hakları saklıdır.