HAFTANIN YÖNETİM FİKRİ

Kişisel Gelişim

Fikrin Alanı Kişisel Gelişim

Yayınlanma tarihi

Tarih 25 Mart 2024

Sayfa Banner

Hakim misin Yoksa Mahkum mu?

Salgınlar, afetler ve savaşlarla ile sarsıldığımız bu zor günlerde en çok ihtiyacımız olan şeyin “İLHAM” olduğuna inanıyorum. Her zaman “daha iyisi” olduğuna ve bunu hak ettiğimize hem kendimizi hem de çevremizi ikna etmenin bu sürece verilebilecek en büyük katkı olduğunu düşünüyorum. Bu girişimde başarılı olabilmek için de öncelikle insanların bakış yönünü sorunlardan çözüme doğru çevirebilmemiz gerekiyor. Ancak bu söylendiği kadar kolay bir şey değildir. Çünkü doğamız gereği “bütünlüğümüzü korumak” amacıyla tehdit unsurlarına odaklanmaya meyilliyizdir. Bunu ancak bilinçli bir çabayla başarabiliriz. Aksi halde, bu durumdan gereken dersleri çıkarıp dikkatimizi, enerjimizi ve kaynaklarımızı geleceğimizi inşa etmek yerine bize rahatsızlık veren koşulları neden yaşadığımızı ve bunlara kimin sebep olduğunu tartışmak için harcarız. 

Maalesef bugünün VUCA dünyasında (Vulnerability, Uncertainty, Complexity, Ambiguity) gerek medya, gerek iş dünyası ve gerekse sosyal çevremizden aldığımız olumsuz beslemeler nedeniyle sürekli bir tetiklenme bombardımanına maruz kalıyoruz. Eğer buna karşı kendimizi korumayı öğrenememişsek, bir bağışıklık geliştirememişsek biz de bu dalgaya kapılıyor ve bir bilinmeze doğru sürükleniyoruz. Üzerinde kontrol sağlayamadığımız bu tür durumlar, sürekli olarak kortizol, yani stres hormonu salgılamamıza neden oluyor. Bu da bilinçle olan bağlantımızı kopararak “dürtüsel ve duygusal tepkiler” vermemize yol açıyor. Artık önceliklerimizi belirleyemiyor, konuya odaklanamıyor, verileri analiz edemiyor, çözüm üretemiyor, sebep-sonuç ilişkisi kuramıyor, karar veremiyor, plan yapamıyor, risk alamıyor ve harekete geçemiyoruz. Ayrıca değer yargılarımız, inandığımız şeyler ve vicdanımız da bundan nasibini aldığı için sağduyulu hareket etmemiz imkânsız hale geliyor. Özetle, bizi biz yapan, insanı insan yapan bütün fonksiyonlardan mahrum kalıyoruz! 

Bu açmazdan kurtulmanın tek yolu yeni “hedefler belirlemek” ve ona bir kılavuz ip gibi sıkı sıkıya sarılmaktır. Yani olup bitene tepki vermek yerine, bizi geleceğe taşıyacak sorulara YANIT aramaktır. Bunu başarabilmek için de aklımızda ve kalbimizde her daim “daha iyi bir yaşam isteği” taşımalıyız. Ancak takdir edersiniz ki bizde olmayan bir şeyi başkasına veremeyiz. Bu bağlamda, biz de çevremizde “ilham veren” biri olmak ve etki alanımızı aydınlatmak istiyorsak önce kendi geleceğimizi tasarlamalı ve onu bugünden inşa etmeye başlamalıyız. Onlardan yapmalarını istediğimiz şeyleri hayatımızda uygulayarak daha sağlıklı, daha varlıklı ve daha mutlu bir hayat yaşadığımızı kanıtlamalıyız. Kişisel olarak bizi, kurumsal olarak da şirketimizi geleceğe taşıyacak yanıtları ararken ihtiyacımız olan en değerli şey “doğru soruları bulmak ve bunları yanıtlama cesareti” gösterebilmektir. 

Peki, kendimizi keşfetmemizi ve istediğimiz geleceği yaşatacak kişi (kurum) olmamızı sağlayacak bu sorular nelerdir? 

1) İşleri bu noktaya getiren ne oldu? 

2) Benim bunda payım neydi, yaptığım ve yapmadığım neler bu duruma yol açtı? 

3) Bundan sonrası için nasıl bir gelecek hayal ediyorum? 

4) Bunun için hangi alışkanlıklarımı geride bırakmalı, yerine hangi yeni alışkanlıkları ve donanımı kazanmalıyım? 

5) Bu dönüşüm sürecinde çevremi (iş ve sosyal bağlantılarımı) beni olmak istediğim yere taşıyacak şekilde yeniden nasıl dizayn etmeliyim?

Yaşadığımız bu olağanüstü süreç “bekle ve gör” zamanı değildir. Tam tersine “yanıt arama” ve “koşulları değiştirme” zamanıdır. Bunun için de hem kişisel hem de kurumsal olarak hedeflerimizi öngörülen veya öngördüğümüz geleceğe göre yeniden belirlemeli ve bu zamanı bizi olmak istediğimiz yere taşıyacak ve orada tutunduracak “anlayışı, donanımı ve kültürü” kazanmak için kullanmalıyız. Bir başka deyişle, koşullara göre hedefleri değil, koyduğumuz hedeflere göre koşulları oluşturmalıyız. Ancak maalesef genel yaklaşımımız önce sebepleri biriktirmek sonra da sonuca ulaşmak yönünde olur. Mesela, tasarrufta bulunarak bir birikim elde ederiz ve bunu nasıl değerlendireceğimize sonra karar veririz. Veya kariyer yolunda sırasıyla lisans, yüksek lisans, ikinci yabancı dil ve yurtdışı gibi taşların bir araya gelerek ortaya bir şeyler çıkarmasını bekleriz. Veya üretim hattına daha çok makine ve personel aldıktan sonra daha fazla markaya üretim yapacağımızı düşünürüz. Gördüğünüz gibi maalesef para için de, kişisel gelişim için de, sosyal çevremiz için de aynı mantık yürüyor. 

Oysa büyük başarılar bunun tam tersi yönünde bir yaklaşımla elde edilir. Önce görmek istediğimiz sonucu zihnimizde canlandırırız sonra da “sağlam bir plan” doğrultusunda bize bunu yaşatacak sebepleri var ederiz. Mesela, istediğimiz hayatı bize yaşatacak rakamın 10K olduğunu belirledikten sonra kazancımızı 5K dan 10K ya çıkarmanın yollarını aramaya başlarız. Doğan bu 5K'lık boşluğu doldurmak üzere “daha katma değerli bir hizmet üretebilir, pasif gelir yaratacak bir girişimde bulunabilir veya gelecek vaat eden şirketlere yatırım” yapabiliriz. 

Bu süreç bize gösterdi ki “süreklilik” dediğimiz kavramı doğru anlayamamışız. Bir kez daha gördük ki süreklilik demek “ekonomik olarak özgür olmak” anlamına geliyor. Çünkü bu özgürlüğe kavuşmadan sahip olduğumuz hiçbir şeyi elimizde tutamayacağız. Hem kişisel hem de kurumsal olarak finansal özgürlük demek, “bir kere yaptığınız işin” sonrasında çalışmak zorunda kalmadan size düzenli gelir olarak dönmesi ve bu pasif kazancın tüm aktif giderlerinizi fazlasıyla karşılaması demektir. Mevduattan gelen kazancı, kira gelirlerini, network marketing modelini, abonelik sistemini, telif hakkı içeren çalışmaları (marka, film, albüm, kitap, eğitim, patent vb.) buna örnek olarak verebiliriz. Bu bağlamda, kendinize şu soruyu sormanızı öneriyorum; şirketimizi ekonomik olarak özgürleştirmek için nasıl bir iş ve iş modeline ihtiyacımız var?

Takdir edersiniz ki burada önemli olan rakamsal değer değil, bizi harekete geçirecek ve yol boyunca yakıtımız olacak itici gücü, yani “isteği ve inancı” açığa çıkarabilmektir. Bu anlayışta başarı kaçınılmazdır, yeter ki sarsılmaz bir inançla ve %100 sorumlulukla konfor alanımızı genişletmeye, bizi olmak istediğimiz yere taşıyacak adımları atmaya ve doğru alışkanlıkları kazanmaya devam edelim. Çünkü nasıl ki bedenimizdeki dengeyi (homeostaz) korumak üzere belirli referans aralıklarında yaşıyoruz (kandaki şekerin, kolesterolün, hormonların oranı ve vücut ısısı gibi), aynı şekilde zihnimizde de kendimizle ilgili taşıdığımız değerler her ne ise onlarla uyumlu bir hayat yaşıyoruz. Bu tanımlar bizim sınırlarımızı belirliyor ve bu sınırların dışına çıktığımız her seferinde mevcut referans aralığına geri dönmeye çalışıyoruz. Örneğin, kendimizi zorlayıp kilo versek de bir süre sonra eski kilomuza geri dönüyoruz, aynı şekilde ekstra çaba ile daha çok kazansak da bir süre sonra eski kazancımıza geri dönüyoruz veya kısa sürede çok geniş bir sosyal çevre edinsek de bir anda arkadaşsız kalabiliyoruz. 

Bunun sebebi yeni görüntümüzün zihnimizdeki eski görüntümüzün yerini henüz almamış olmasıdır. Bunu aşmanın ve geldiğimiz yerde tutunmanın tek yolu, tekrarlar yoluyla beynimizde yeni “nöral bağlantılar” kurarak bizi buraya getiren şeyleri kişiliğimizin bir parçası yapmaktır. Yani bilmek değil, OLMAKTIR! Buna göre siz de öncelikle kendinizle ilgili yeni bir görüntü oluşturarak, yeni tanımlar yaparak ve yeni referans noktaları (değerleriniz, kazancınız vb.) belirleyerek işe başlayabilir ve bu süreci sizi ve şirketinizi olmak istediği yere taşıyacak “yeni kişi” olması için değerlendirebilirsiniz. Unutmayın, eski kişiliğinizle yeni bir gelecek yaratamazsınız! O yüzden mahkum rolü oynamayı bırakıp, dizginleri yeniden ele almalı ve hayatımıza hükmetmeliyiz.

Peki, sizin hedefinizde ne var, bu zorlu süreçten KİM olarak çıkmak istiyorsunuz?

Mert AYDINER Girişimci Mentoru, Davranışsal Ekonomi Yazarı ve Konuşmacısı

Yazarımıza Ait Diğer Yazılar

Bu içeriği paylaşabilirsiniz

Footer Logo Şerit
Hizmet İstek Formu
Hizmet İstek Formları

Değişim Dinamikleri olarak göstermiş olduğunuz ilgi için teşekkür ederiz. Lütfen kurumunuzun ihtiyaçları ile ilgili aşağıdaki kategorilerden birini seçerek belirtilen soruları yanıtlayınız.

Yönetim Danışmanlığı
Hizmet İstek Formu
Eğitim Danışmanlığı
Hizmet İstek Formu
İnsan Kaynakları Danışmanlığı
Hizmet İstek Formu

Size en kısa zamanda geri dönüş yapacağız.