Fikrin Alanı Yöneticilik
Tarih 04 Ekim 2017
Başarı kavramı herkese göre değişse de, eninde sonunda para ile özdeşleştirilerek “başarı eşittir para” olarak kabul edilmektedir.
Ne yaptığımızdan çok, onu neye dönüştürdüğümüz ve sonunda ne kadar ettiği tüm tartışmaların ana konusudur.
“ Kaç paralık adam” olduğumuz veya “Kaç para edeceğimiz” bir anlamda bizleri para ile karşı karşıya getirmektedir.
“Para Para Para”, Napolyon’un ünlü sözü gibi görünse de, birçok insanın belki de var olma nedenidir.
Zaman zaman acil e-postalar gelir; veya birilerine hastalığı için para toplanır ve bilmem ne kadar para gerekiyordur. Önce doğal olarak üzülür insan ama sonra bu paralar nereye ve niçin gidiyor diye düşündüğünde, doktorlar veya hastaneler para olmadan hastaya bakmaz ve ilaç şirketler parasız ilaç vermez. O kadar hasta varken ilaç şirketleri, ilaçları bedava veremeyeceğine göre; tabii ki para ile satacaktır; yani parasız sağlığına kavuşamaz insan. Para, sağlık için önemli duruma gelir.
Bir bakan veya hükümet yetkilisi, bir projeden bahseder ve bilmem ne kadar paraya malolacağını söyler ve kamuoyuna projesinin gerekçelerini açıklar.
Ya da gecekonduları yıkıp yerine yeni sosyal mekanlar yapmak için çok acil, yeni para kaynaklarına gereksinim vardır ve IMF ile yapılan görüşmeler sonunda para kaynakları bulunamaz ve projeye parasızlıktan başlanamaz….
Eğitim, sağlık giderleri için paraya gerek olduğu kadar iş yeri açmak, evlenmek, yeni iş kurmak, işsizliği önlemek, ülke güvenliği için silah almak, çocuklara aşı yaptırmak, ülkeyi daha çağdaş seviyeye ulaştırmak için de yine paraya gerek vardır.
Parasız iş, hatta saadet de olmuyor…Peki ya; paralı saadet oluyor mu? diye soracak olursak söylenecek tek şey; para’nın tek başına yeterli olmadığı ama parasız da işlerin kolay olamayacağı dır.
Para her şey değildir; ama önemli ve gereklidir.
Ülkemizde başta olmak üzere; dünyanın her yerinde, iş adamları’nın bilim, sanat, spor ve eğitim insanlarından daha önemli ve daha saygın bir konuma sahip olduğunu söylemek herhalde abes kaçmaz.. Yıldız Kenter’in mali zorluklar yaşadığı dönemde, Rahmetli Sakıp Sabancı’nın yardımlarını okumuştum bir yerlerde. Zaman zaman iş adamları diğer insanlara kucak açar ve onlara yardım eder.
İş adamı demek; güç, para, iktidar ve karizma demek çok zamanlar. Spor kulüplerini onlar yönetir, politikada onlar güçlüdür ve genelde en iyi şekilde onlar yaşar…
Para, saygınlığı da getiriyor dolayısıyla. Gece kulüplerine veya başka yerlere gidildiğinde insanlar spor, bilim ve diğer insanlara göre daha fazla saygı görüyorlar.
Dünyanın en zengin devletlerinin, aynı zamanda en güçlü devlet olmaları da tesadüf değil.
Yıllar önce Amerika’da yaşarken TV de Lary King şovunu izliyordum. Konuk, o zamanların popüler bir aktör olarak en çok kazananları arasında ün yapan Bill Cosby idi. Lary bir ara “ Para kazanmaya devam mı? ” diye sordu. Bill Cosby: “ Araplar petrol çıkartmayı bırakmadığına göre, ben de kazanmaya devam edeceğim” diye karşılık verdi. Bu yanıt, hala kulaklarımda çınlıyor…
Loto veya spor toto gibi şans oyunlarından para kazananların büyük çoğunluğunun çok kısa zaman içerisinde eski yoksul zamanlarını arayacak duruma gelmeleri para kazanmanın da öğrenilmiş bir beceri olduğunu kanıtlanmıştır.
Nereden bakarsak bakalım “para”, yaşamak ve var olmak için önemli bir enstrümandır. Para kazanmak da öğrenilen bir beceridir.
Para insandan daha önemli değildir; ama insanların emeğinin karşılığında aldıkları bir “ değer” dir. Para kazanmak kötü değil; öğrenilmesi, artı değer yaratılması, farklı olmayı gerektirmesi bakımından önemlidir.
Bu içeriği paylaşabilirsiniz
© Copyright 2021. Değişim Dinamikleri. Tüm hakları saklıdır.