Fikrin Alanı İnsan Kaynakları
Tarih 29 Mayıs 2020
“Dijital Sinir Sistemiyle Düşünce Hızında Çalışmak” kitabını derin bir ilgi ile okuyup tamamladığımda, Bill Gates henüz dünyanın en zengin insanı değildi. Ancak, aradan geçen süre zarfında, hem kitabın adının doğru bir önerme olduğu ortaya çıktı, hem de Bill Gates’in bu vizyonu onu dünyanın en zengin insanı yaptı.
Şirketler, tıpkı yaşayan bir organizma gibi, ihtiyaç duyan bölümlere, istediği bilgiyi hızla ileten bir sinir sistemi (bilgi akış sistemi) varsa düzenli çalışabilir. Şirketlerimizde kuracağımız dijital sinir sistemi, bütün sistem ve prosesleri ortak bir altyapı üzerinde bir araya getirip hızlı bilgi akışını ve karar almayı mümkün kılarak verimlilik ve etkililiği sağlayacaktır.
Bu dijital sinir sisteminin kurulması sürecini dijitalleşme olarak adlandırabiliriz. Dijitalleşme, bilgisayar yazılımları ve mobil iletişim sistemleri gibi dijital teknolojilerin üzerinde dijitalleştirilmiş verileri kullanarak şirket çapında bilgi alışverişini hızlandırarak iş süreçlerini etkinleştirmeyi, iyileştirmeyi veya dönüştürmeyi ifade eder. Şirketlerimiz için bunun en basit ölçütü, işlemlerimizi yürütürken kullandığımız kağıt üzerindeki kayıtların azalıyor olmasıdır.
Türkiye geneline baktığımızda, şirketlerimizde dijitalleşmenin henüz tabana yayılmamış olduğunu görürüz. Şirketlerimiz için doğru dijitalleşme stratejisi, evrak bazında verilerin kağıttan bilgisayar ortamına aktarılması değil, tüm iş süreçlerinin tamamının elektronik ortama aktarılması olmalıdır.
Dijitalleşmenin, sadece sipariş alımından yüklemeye kadar olan operasyonel süreçlerin ERP (Entreprise Resource Planning – Kurumsal Kaynak Planlaması) yazılımına aktarılmasından ibaret olduğu düşünülmemelidir. Ancak, atılması gereken ilk adım budur. Bu konuda, yerli ve milli alternatiflerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Sırf adı büyük diye çok yüksek bedeller ödenerek satın alınan ve hiç çalıştırılamayan yabancı kaynaklı ERP programları yerine, özellikle orta ölçekli şirketlerimizin yerli alternatifleri giderek daha fazla tercih ettikleri gözlemlenmektedir.
Dijitalleşmede ikinci safha, temel idari süreçlerden başlayarak, çok fazla insanın her gün kullandığı, bu nedenle yoğun kırtasiyeye ve iş gücüne mal olan kurumsal süreçlerin, bir iş akışı (workflow) yazılımı üzerine taşınarak dijitalleştirilmesidir. Dijitalleştirme sadece şirket sınırları içinde kalmamalı, mobil uygulamalar yardımıyla şirket çalışanlarının her yerden erişimi kolaylaştırılmalıdır.
Dijitalleşmede üçüncü safha, ERP ile kurum içinde siparişten sevkiyata dijital ortama taşınan iş akışının, sipariş tarafında müşteriler ile lojistik tarafında da tedarikçiler ile konuşur hale getirilmesidir. Böylelikle, gerçek hayatta da olduğu gibi, iş akışlarımızı şirket sınırlarımızın dışında da dijital ortamda yönetiyor oluruz.
Bu üç adımı hakkıyla yerine getirip şirket içinde sağlıklı bir dijital sinir sistemi oluşturamadığı halde ‘Endüstri 4.0’dan bahseden işletme yöneticileri ile karşılaşıyoruz. Oysaki Endüstri 4.0, şirket süreçlerinin dijitalleşmesinin ötesinde, dijital ağ üzerinden iletişim halindeki makinelerin devri olarak tanımlanmaktadır.
Endüstri 4.0 işletmeleri; Ar-Ge, pazarlama ve satış süreçlerinde kullanılacak yapay zeka sistemleri ile üretim ve dağıtım süreçlerinde çalışacak akıllı robotların şekillendireceği organizasyonlar olacaktır. Böyle bir organizasyonun İnsan Kaynakları, şirketin ekosistemi ile internet üzerinden bağlantılı halde uyum içinde çalışmasını sağlayacak yetkinliklere sahip yönetici ve uzmanlardan oluşmak durumundadır. Bu nedenle, şirketlerimizin Yetenek Yönetimi yaklaşımlarının Endüstri 4.0 yetkinliklerini kazandırmaya yönelik olarak yeniden yapılandırılması gerekecektir.
Yeni dönemin İnsan Kaynakları yetkinlik profilini iki boyutta ele almamız gerekecektir. İlki, yapay zekayı yaratma ve kullanma odaklı teknik yetkinlikler olacaktır. İkincisi ise, Z jenerasyonunun çalışacağı organizasyonların yönetim kadrolarının liderlik yetkinlikleridir. Gelecekteki İnsan Kaynağını hem teknik hem de liderlik yetkinlikleri açısından destekleyen kurumsal akademilerin de, sınıf eğitimleri sunmaktan ziyade, esnek dijital içerikleri uzaktan sunan yapılarda olacağını söyleyebiliriz.
Türkiye’nin global rekabet gücünün temel dinamiği olan şirketlerimiz, öncelikle dijital dönüşümlerini hızla tamamlamalı, ardından, Endüstri 4.0’ın vadettiği verimli geleceği gerçek kılacak altyapılarını bugünden oluşturmaya başlamalıdır.
Bu içeriği paylaşabilirsiniz
© Copyright 2021. Değişim Dinamikleri. Tüm hakları saklıdır.